9 Ekim 2022 Pazar

 ENDÜSTRİLEŞME ÖNCESİ İNGİLTERE

 

İngiliz İç Savaşı : 1644-1651

Charles’ın idamı : 1648

Şanlı Devrim : 1688

 

Endüstrileşmeye geçiş döneminde kırsal sınıfların üstlendiği rol nedir?

 

Endüstrileşmenin öyküsünü 1750 yılından başlattıkları için ‘barışcı’ bir geçiş süreci resmi çizebilmek mümkün…

 

Püriten devrimde yaşananlar görmezden geliniyor.

 

Şiddet ile barışçı reform arasındaki bağ nedir bu sorulmalıdır.

 

14. yy.dan itibaren ticaretin artan önemi ve zayıf bir  mutlak monarşinin varlığı..

 

İngiltere’de bu yydan itibaren din savaşları biçiminde bir mücadele yaşanıyor.

 

Ancak ortaçağın sonunda kaliteli yün üretebilmeye başlıyor ingiltere.

 

14. yyda ingilteredeki veba salgını işgücünü azaltıyor.

 

1381’de Lolardy de dinsel bir başkaldırı ve akabinde köylü ayaklanması var.

 

14. ve 15. yy da üst sınıfların durumunda önemli değişilklikler yaşanmaktaydı.

 

15.yy’da War of Roses yani Güllerin Savaşı . 

 

Aristokrasinin gücü iyice zayıflamış ve kraliyet Tudor hanedanlığı’na geçmiştir.

 

VIII. Henry zamanında manastırların mülklerine el koyuluyor.

 

Tudor döneminde göreli bir barış yaşanmıştır. 

 

Bu barış dönemi yün ticaretine yaradı ve kırsal bölgelerin ticarete yönelik bir atılım yapmasına yardımcı oldu.

 

Senyörler için topraklarındaki kiracı sayısı önemliydi...topraktan sağlanan kazanç değil ama Tudor’lar senyörlerin kendilerine bağlı adam yetiştirmelerine sınır koyarken bürokrasisiyle senyörlerin arasındaki savaşlara son vermiş para egemenliğinin insanlara egemen olmaktan daha önemli bir hale getirmiştir.

 

İngilizler kendi dönemlerinde imparatorluklar gibi komşu ülkeleri boyunduruk altına almaktan ziyade farklı bir yönde ilerlemişlerdir. 

 

Ve sonunda parlementer demokrasi yerini bulmuştur.

 

Her ülkede yün ticareti böyle sonuçlanmadı…

 

 İspanya’da tam tersi mutlak monarşinin güçlenmesine aracı olmuştur. 

 

İngiltere’de özellikle 16. ve 17. yy’da ticaretin gelişmesinin krallığın aleyhine olması ve ona karşı güçleri harekete geçirmesi önemlidir.

 

Tarım sorunu halkın geçimini topraktan sağlamanın en iyi yöntemini aramak değil;

kapitali toprağa yatırmanın en iyi yolunu aramak olarak görmeye başladılar…

 

Ekonomik bireyciliğe hem burjuvazi hem de soylu sınıflar adapte olmaya çalışmışlardır.

 

Tarım işlerinin yürütülmesinde kapsamlı değişiklikler olmuştur ve bunun bir yansıması da toprak satışının artışı ve toprak fiyatındaki artış.

 

Bu değişikliklerden biri çitleme… 

 

16. yyda malikane sahipleri ve onların çiftçileri malikane halkının sahip olduğu topraklara veya ekilebilir boş alanlara girmeleri. 

 

Bunun zararını doğal olarak köylü gördü. 

 

Malikane sahipleri bunu niye yaptı..bu toprakları yün üreticilerine kiralayarak onlardan kira almak ya da kendileri yün üretmeleri karlı bir iş haline geldiği için.

 

Tarımın ticarileşmesi eski feodal senyörün maddi kaynaklarını kar sağlamak amacıyla etkili bir biçimde işleten akıllı işadamına dönüşmesini sağladı.

 

16.yy dan önce de daha seyrek de olsa bu tür durumlar zaten başlamıştı ama ivme kazanması iç savaş bittikten sonraki dönemde oldu.

 

Köylülüğün üst katmanları yani yeoman sınıfında da buna benzer bir davranış benimsenmiştir. 

 

Yazar onları küçük saldırgan bir kapitalist grup olarak nitelendirmiş.

 

Bunlar koyun yetiştiriciliği ve tahıl üretimi ile ilgilendiler. 

 

Büyük şehirlere veya su ulaşım ağına yakın olanlar diğerlerinden daha avantajlıydı. 

 

Köylülerce girişilen çitleme eylemlerinin arkasında da yeomanler vardı. 

 

Daha çok boştaki, zayıf toprak beylerine ait ya da komşularının topraklarını tırtıklama biçimindeydi. 

 

Ya da tarlaları düzlemek adına karşılıklı anlaşmayla da olabiliyor.

 

Tarım kapitalizmi akımını başlatanlar yeomenler ve onlarda da fazla olarak toprak sahipleri zarara uğrayanlar ise köylüler.

 

Köylülerin tarımdaki kapitalistleşmeye direnmeleri için haklı sebepleri vardı.

 

 Malikane sistemi kendi içinde köylülerin arasında işbirliğine dayalı düzenli bir sistem oluşturmuştu. 

 

Koyun çiftlikleri onların ekecek alanlarını kapladı. 

 

Eskiden ekip biçtikleri arada kalan topraklar da otlak haline geldi.

 

Fransa’ya kıyasla kırlarda ve kentlerde yaşayan ticaret adamları kim daha sonra ingiltere’yi laik ve çağdaş bir yola koyacak olan da onlardır- merkezi bir monarka ihtiyaç duymaksızın kendi yollarını çizdiler. 

 

Zaman zaman kralla işbirliği yaptılar zaman zaman onun merkezi bir tekel olarak güçlenmesinin karşısında yer aldılar. 

 

Çünkü üretimlerinin önünde engel olabilmekteydiler.

 

Bu dönemde çeşitli köylü ayaklanmaları var bazı monarklar köylülerin ve kasabadaki yoksulların durumunu düzeltmek bahanesiyle çitleme ye karşı bir takım yasaklar çıkartmaya çalıştılar. 

 

Fakat çıkardıkları yasaları kırsalda uygulatabilecek güç yoktu. 

 

Kırsalda güçlü olan toprak sahibi tüccarlardı dolayısıyla bu tür çabaları doğrudan toprak sahibi sınıflarla ilişkilerin gerilmesine yol açtı yani bir kimsenin mülkünü istediği gibi kullanma hakkında sahip olduğu görüşünü savunan ve bunun toplumsal bakımdan yararlı olduğunu düşünen insanlar….

 

Ve bu toprak sahipleri de krallığa karşı ortak çıkarlarında bir araya gelebildiler.

 

 Stuartların tarım politikası tam bir başarısızlıkla sonuçlandı ve dinsel dokunulmazlığa dayandığı düşünülen krallık yetkisiyle bireysel haklar arasındaki bir çatışma olan iç savaşın hızlanmasına yardımcı oldu. 

 

Ve yazar bu bireysel hakların hiç de köylünün hakları olmadığını bize hatırlatmaktadır.

 

Tarımın kapitalistleşmesine en iyi uyum sağlayan sınıf yeomen in üstü nobility nin altındaki gentry’dir.

 

 Bu gentry nin kent burjuvazisi ile yakın ilişkileri de vardı.

 

Cromwell in ve Püriten devriminin asıl destekçileri daha alt tabakalardan olsalar da bir kısmı ise kapitalistleşmeye uyum sağlayamayan gentry’dir. 

 

Yani sınıfları dikey bölen bir gruplanma söz konusuydu.

 

I. Charles’ın kellesinin uçurulması olayı... 

 

Farklı sınıflardan insanlar bu olaya karşı dursa da karşı taraftakiler ağır bastı. 

 

Bu dakikadan sonra kimse bir mutlak monarşi kurmaya bir daha İngiltere’de heveslenmedi. 

Cromwell in diktatörlüğü krallığı toparlamaya çalışan kısa süreli bir dönemdi.

 

Aynı toplumsal tabaka içerisinde çağdaşlaşma yanlılarıyla muhafazakarları bir arada tutan bir takım düşünceler de vardı...

 

alt tabakalardan duyulan korku gibi. I. Charles gentry’yi kendi tarafına kısmen çekebildi.

 

Püriten ayaklanmanın önderleri hem kralın hem de alt tabakadan radikallerin toprak sahiplerinin mülkiyet haklarına karışmasına karşı çıktılar .

 

Püriten Devrimi sınıflararası/tabakalararası bir savaşım niteliğini almadı çünkü farklı ideolojik eksenleri vardı .

 

Belki ekonomik anlamda bir devrim olmadı ama eylemin hukuksal ve toplumsal ilişkiler anlamında derin etkileri olmuştur.

 

Star Chamber’ın dağıtılmasıyla köylüler çitlemeyi engelleyecek tek kurumdan yoksun kaldılar.

 

Restorasyon ile birlikte çitleyenlerin önünde hiçbir engel kalmadı.

 

İç savaş kralın erkini kırmakla çitleme hareketini gerçekleştiren toprak beylerinin önündeki engeli ortadan kaldırmıştır.

 

İngiltere bir toprak beyleri kurulunun yönetimine girecektir. 

 

Özellikle 18. yy parlamentosunu doğru biçimde tanımlar bu durum.

 

Parlamento her ne kadar burjuvanın elinde olmasa da üst sınıfların burjuvazi ile çok yakın bağları var. 

 

Aslında içsavaşın sonunda parlamenter demokrasi ve kapitalizm dayanışması galip olarak çıkacak.

 

İngiliz aristokrasisi de artık soya değil paraya dayanıyordu. 

 

Parlamentoda hem Whig hem Tory toprak sahibi aristokratlar var.

 

Kralın ‘divine rights’ ile yönettiği anlayışı son buldu. 

 

Kullanıma yönelik üretim anlayışı son buldu.

 

Yazar iç savaşı izleyen yıllarda ve erken Victoria döneminin başlarına kadar süren çitleşme hareketini demokrasiye giden yolda kullanılan yasallık çerçevesinde uygulanan bir şiddet biçimi olarak değerlendirmektedir. 

 

Tekrar hatırlamakta fayda var aslında iç savaş öncesinde bu çitleme hareketi başlıyor ama iç savaşla köylüler son dayanaklarını da yitiriyorlar .

 

18. yy a gelindiğinde daha önce ortaçağda köylülerin doğrudan ilişkide oldukları yerel yönetimler tamamen gentry’nin yani ünvan sahibi aristokrasinin eline geçmişti.

 

Çitleme sürecini düzenleme hakkını da parlamento kendi tekeline aldı. 

 

Mülk sahiplerinin rızasıyla çitleme kararı alınacaktı artık. 

 

Küçük mülk sahiplerinin ve cotager’ların lehine bir düzenlemeydi bu. 

 

Büyük toprak beylerinin 18. yy boyunca sahip olduğu siyasal ve ekonomik üstünlük; yerel ağırlığı olanların yetkesi ve bu yetkeyi denetleyebilecek bir merkezi aygıtın olmayışı gibi iç savaştan çok önceden beri varolan bazı eğilimlerin sonucuydu.

 

Glorious Revolution’dan Napolyon Savaşlarına kadar olan dönemde hem köylülük ortadan kalktı hem de tarımda yeni teknolojilerin kullanılmasıyla üretimde bir artış gerçekleşmiştir. 

 

Bunlar pahalı teknikler zaten... 

 

köylünün yapamayacağı işleri yapıyor çiftlik sahipleri.

 

Toplumsal yarar düşüncesi _Utilitarianism toplumdaki hakim ideoloji denilebilir.

 

Yazarın kapitalist çiftçi dediği 2 kişiden oluşuyor: büyük toprak sahibi ve büyük kiracı çiftçi. 

 

Çitleme işlerini yukarıdan siyasal kanaldan bağlayanlar büyük toprak sahipleri; toprağı ücretli işçilerle işletenler ise kiracı çiftçiler. 

 

İlkinin katkısı daha çok hukuki ve siyasal; ikincisinin katkısı ise ekonomiktir. 

 

16. yydan itibaren başlayan çitleme hareketi 1760 tarihinden itibaren hızlanarak devam etmiş ve 1832 tarihinde de sönmüştür.

 

Topraksız ya da topraksız sayılabilecek kadar az topraklı çiftçiler ve toprakların birleştirilmesi sonunda ortadan kalkan küçük çiftçiler, çitleme hareketinin asıl kurbanları oldular. 

 

Kırsal tabakanın en altındaki insanlar çit çekme işlerinde, yol yapımı, elle yapılan tarımsal üretim işlerinde ücretli işçi durumunda çalışmıştır. 

 

Ya da köyden ayrılmaya cesaret edebilenler kentlerdeki ücretli sanayi işçisi olmuşlardır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜTOPYALAR - 1

  ÜTOPYA VE GERÇEKLİK   Sosyalizm on dokuzuncu yüzyıl Avrupa’sının üzerine bir ütopya olarak çökmüştür. Bu ifade, kesinlikle şu iki t...