ENDÜSTRİLEŞME ÖNCESİ İNGİLTERE
İngiliz İç Savaşı : 1644-1651
Charles’ın idamı : 1648
Şanlı Devrim : 1688
Endüstrileşmeye geçiş döneminde kırsal
sınıfların üstlendiği rol nedir?
Endüstrileşmenin öyküsünü 1750 yılından
başlattıkları için ‘barışcı’ bir geçiş süreci resmi çizebilmek mümkün…
Püriten devrimde yaşananlar görmezden
geliniyor.
Şiddet ile barışçı reform arasındaki bağ
nedir bu sorulmalıdır.
14. yy.dan itibaren ticaretin artan önemi
ve zayıf bir mutlak monarşinin varlığı..
İngiltere’de bu yydan itibaren din
savaşları biçiminde bir mücadele yaşanıyor.
Ancak ortaçağın sonunda kaliteli yün
üretebilmeye başlıyor ingiltere.
14. yyda ingilteredeki veba salgını
işgücünü azaltıyor.
1381’de Lolardy de dinsel bir başkaldırı
ve akabinde köylü ayaklanması var.
14. ve 15. yy da üst sınıfların durumunda
önemli değişilklikler yaşanmaktaydı.
15.yy’da War of Roses yani Güllerin Savaşı
.
Aristokrasinin gücü iyice zayıflamış ve
kraliyet Tudor hanedanlığı’na geçmiştir.
VIII. Henry zamanında manastırların
mülklerine el koyuluyor.
Tudor döneminde göreli bir barış
yaşanmıştır.
Bu barış dönemi yün ticaretine yaradı ve
kırsal bölgelerin ticarete yönelik bir atılım yapmasına yardımcı oldu.
Senyörler için topraklarındaki kiracı
sayısı önemliydi...topraktan sağlanan kazanç değil ama Tudor’lar senyörlerin
kendilerine bağlı adam yetiştirmelerine sınır koyarken bürokrasisiyle
senyörlerin arasındaki savaşlara son vermiş para egemenliğinin insanlara egemen
olmaktan daha önemli bir hale getirmiştir.
İngilizler kendi dönemlerinde
imparatorluklar gibi komşu ülkeleri boyunduruk altına almaktan ziyade farklı
bir yönde ilerlemişlerdir.
Ve sonunda parlementer demokrasi yerini
bulmuştur.
Her ülkede yün ticareti böyle sonuçlanmadı…
İspanya’da tam tersi mutlak
monarşinin güçlenmesine aracı olmuştur.
İngiltere’de özellikle 16. ve 17. yy’da
ticaretin gelişmesinin krallığın aleyhine olması ve ona karşı güçleri harekete
geçirmesi önemlidir.
Tarım sorunu halkın geçimini topraktan
sağlamanın en iyi yöntemini aramak değil;
kapitali toprağa yatırmanın en iyi yolunu
aramak olarak görmeye başladılar…
Ekonomik bireyciliğe hem burjuvazi hem de
soylu sınıflar adapte olmaya çalışmışlardır.
Tarım işlerinin yürütülmesinde kapsamlı
değişiklikler olmuştur ve bunun bir yansıması da toprak satışının artışı ve
toprak fiyatındaki artış.
Bu değişikliklerden biri çitleme…
16. yyda malikane sahipleri ve onların
çiftçileri malikane halkının sahip olduğu topraklara veya ekilebilir boş
alanlara girmeleri.
Bunun zararını doğal olarak köylü
gördü.
Malikane sahipleri bunu niye yaptı..bu
toprakları yün üreticilerine kiralayarak onlardan kira almak ya da kendileri
yün üretmeleri karlı bir iş haline geldiği için.
Tarımın ticarileşmesi eski feodal senyörün
maddi kaynaklarını kar sağlamak amacıyla etkili bir biçimde işleten akıllı
işadamına dönüşmesini sağladı.
16.yy dan önce de daha seyrek de olsa bu
tür durumlar zaten başlamıştı ama ivme kazanması iç savaş bittikten sonraki
dönemde oldu.
Köylülüğün üst katmanları yani yeoman
sınıfında da buna benzer bir davranış benimsenmiştir.
Yazar onları küçük saldırgan bir
kapitalist grup olarak nitelendirmiş.
Bunlar koyun yetiştiriciliği ve tahıl üretimi ile
ilgilendiler.
Büyük şehirlere veya su ulaşım ağına yakın olanlar
diğerlerinden daha avantajlıydı.
Köylülerce girişilen çitleme eylemlerinin arkasında da
yeomanler vardı.
Daha çok boştaki, zayıf toprak beylerine ait ya da
komşularının topraklarını tırtıklama biçimindeydi.
Ya da tarlaları düzlemek adına karşılıklı anlaşmayla
da olabiliyor.
Tarım kapitalizmi akımını başlatanlar yeomenler ve
onlarda da fazla olarak toprak sahipleri zarara uğrayanlar ise köylüler.
Köylülerin tarımdaki kapitalistleşmeye direnmeleri
için haklı sebepleri vardı.
Malikane sistemi kendi içinde köylülerin
arasında işbirliğine dayalı düzenli bir sistem oluşturmuştu.
Koyun çiftlikleri onların ekecek alanlarını
kapladı.
Eskiden ekip biçtikleri arada kalan topraklar da otlak
haline geldi.
Fransa’ya kıyasla kırlarda ve kentlerde yaşayan
ticaret adamları kim daha sonra ingiltere’yi laik ve çağdaş bir yola koyacak
olan da onlardır- merkezi bir monarka ihtiyaç duymaksızın kendi yollarını
çizdiler.
Zaman zaman kralla işbirliği yaptılar zaman zaman onun
merkezi bir tekel olarak güçlenmesinin karşısında yer aldılar.
Çünkü üretimlerinin önünde engel olabilmekteydiler.
Bu dönemde çeşitli köylü ayaklanmaları var bazı
monarklar köylülerin ve kasabadaki yoksulların durumunu düzeltmek bahanesiyle
çitleme ye karşı bir takım yasaklar çıkartmaya çalıştılar.
Fakat çıkardıkları yasaları kırsalda uygulatabilecek
güç yoktu.
Kırsalda güçlü olan toprak sahibi tüccarlardı
dolayısıyla bu tür çabaları doğrudan toprak sahibi sınıflarla ilişkilerin
gerilmesine yol açtı yani bir kimsenin mülkünü istediği gibi kullanma hakkında
sahip olduğu görüşünü savunan ve bunun toplumsal bakımdan yararlı olduğunu
düşünen insanlar….
Ve bu toprak sahipleri de krallığa karşı ortak
çıkarlarında bir araya gelebildiler.
Stuartların tarım politikası tam bir
başarısızlıkla sonuçlandı ve dinsel dokunulmazlığa dayandığı düşünülen krallık
yetkisiyle bireysel haklar arasındaki bir çatışma olan iç savaşın hızlanmasına
yardımcı oldu.
Ve yazar bu bireysel hakların hiç de köylünün hakları
olmadığını bize hatırlatmaktadır.
Tarımın kapitalistleşmesine en iyi uyum sağlayan sınıf
yeomen in üstü nobility nin altındaki gentry’dir.
Bu gentry nin kent burjuvazisi ile yakın
ilişkileri de vardı.
Cromwell in ve Püriten devriminin asıl destekçileri
daha alt tabakalardan olsalar da bir kısmı ise kapitalistleşmeye uyum
sağlayamayan gentry’dir.
Yani sınıfları dikey bölen bir gruplanma söz
konusuydu.
I. Charles’ın kellesinin uçurulması olayı...
Farklı sınıflardan insanlar bu olaya karşı dursa da
karşı taraftakiler ağır bastı.
Bu dakikadan sonra kimse bir mutlak monarşi kurmaya
bir daha İngiltere’de heveslenmedi.
Cromwell in diktatörlüğü krallığı toparlamaya çalışan
kısa süreli bir dönemdi.
Aynı toplumsal tabaka içerisinde çağdaşlaşma
yanlılarıyla muhafazakarları bir arada tutan bir takım düşünceler de vardı...
alt tabakalardan duyulan korku gibi. I. Charles
gentry’yi kendi tarafına kısmen çekebildi.
Püriten ayaklanmanın önderleri hem kralın hem de alt
tabakadan radikallerin toprak sahiplerinin mülkiyet haklarına karışmasına karşı
çıktılar .
Püriten Devrimi
sınıflararası/tabakalararası bir savaşım niteliğini almadı çünkü farklı
ideolojik eksenleri vardı .
Belki ekonomik anlamda bir devrim olmadı
ama eylemin hukuksal ve toplumsal ilişkiler anlamında derin etkileri olmuştur.
Star Chamber’ın dağıtılmasıyla köylüler
çitlemeyi engelleyecek tek kurumdan yoksun kaldılar.
Restorasyon ile birlikte çitleyenlerin
önünde hiçbir engel kalmadı.
İç savaş kralın erkini kırmakla çitleme
hareketini gerçekleştiren toprak beylerinin önündeki engeli ortadan
kaldırmıştır.
İngiltere bir toprak beyleri kurulunun
yönetimine girecektir.
Özellikle 18. yy parlamentosunu doğru
biçimde tanımlar bu durum.
Parlamento her ne kadar burjuvanın elinde
olmasa da üst sınıfların burjuvazi ile çok yakın bağları var.
Aslında içsavaşın sonunda parlamenter
demokrasi ve kapitalizm dayanışması galip olarak çıkacak.
İngiliz aristokrasisi de artık soya değil
paraya dayanıyordu.
Parlamentoda hem Whig hem Tory toprak
sahibi aristokratlar var.
Kralın ‘divine rights’ ile yönettiği
anlayışı son buldu.
Kullanıma yönelik üretim anlayışı son
buldu.
Yazar iç savaşı izleyen yıllarda ve erken
Victoria döneminin başlarına kadar süren çitleşme hareketini demokrasiye giden
yolda kullanılan yasallık çerçevesinde uygulanan bir şiddet biçimi olarak
değerlendirmektedir.
Tekrar hatırlamakta fayda var aslında iç
savaş öncesinde bu çitleme hareketi başlıyor ama iç savaşla köylüler son
dayanaklarını da yitiriyorlar .
18. yy a gelindiğinde daha önce ortaçağda
köylülerin doğrudan ilişkide oldukları yerel yönetimler tamamen gentry’nin yani
ünvan sahibi aristokrasinin eline geçmişti.
Çitleme sürecini düzenleme hakkını da
parlamento kendi tekeline aldı.
Mülk sahiplerinin rızasıyla çitleme kararı
alınacaktı artık.
Küçük mülk sahiplerinin ve cotager’ların
lehine bir düzenlemeydi bu.
Büyük toprak beylerinin 18. yy boyunca
sahip olduğu siyasal ve ekonomik üstünlük; yerel ağırlığı olanların yetkesi ve
bu yetkeyi denetleyebilecek bir merkezi aygıtın olmayışı gibi iç savaştan çok
önceden beri varolan bazı eğilimlerin sonucuydu.
Glorious Revolution’dan Napolyon
Savaşlarına kadar olan dönemde hem köylülük ortadan kalktı hem de tarımda yeni
teknolojilerin kullanılmasıyla üretimde bir artış gerçekleşmiştir.
Bunlar pahalı teknikler zaten...
köylünün yapamayacağı işleri yapıyor
çiftlik sahipleri.
Toplumsal yarar düşüncesi _Utilitarianism
toplumdaki hakim ideoloji denilebilir.
Yazarın kapitalist çiftçi dediği 2 kişiden
oluşuyor: büyük toprak sahibi ve büyük kiracı çiftçi.
Çitleme işlerini yukarıdan siyasal
kanaldan bağlayanlar büyük toprak sahipleri; toprağı ücretli işçilerle
işletenler ise kiracı çiftçiler.
İlkinin katkısı daha çok hukuki ve
siyasal; ikincisinin katkısı ise ekonomiktir.
16. yydan itibaren başlayan çitleme
hareketi 1760 tarihinden itibaren hızlanarak devam etmiş ve 1832 tarihinde de
sönmüştür.
Topraksız ya da topraksız sayılabilecek
kadar az topraklı çiftçiler ve toprakların birleştirilmesi sonunda ortadan
kalkan küçük çiftçiler, çitleme hareketinin asıl kurbanları oldular.
Kırsal tabakanın en altındaki insanlar çit
çekme işlerinde, yol yapımı, elle yapılan tarımsal üretim işlerinde ücretli
işçi durumunda çalışmıştır.
Ya da köyden ayrılmaya cesaret edebilenler
kentlerdeki ücretli sanayi işçisi olmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder